Adliye koridorları…
İçeri girerken herkes sessiz, ama herkesin kafasında başka bir gürültü var.
Kimisi bir boşanma davası için gelmiş, kimisi bir hak arayışıyla. Kimi sadece tanık, kimi ise sanık. Ama hepsi aynı yerde; aynı sandalyelerde oturup bekliyorlar.
O bekleyiş başka bir şey.
Dakikalar geçmiyor. Gözler saatlerde. Bazısı elindeki dosyaya bakıyor, bazısı duvara.
Ve o koridorda kimse kimseyle konuşmasa da, herkes birbirinin duygusunu anlıyor.
Çünkü aynı belirsizlik içindeler.
Bugün bir baba gördüm. Belki ellili yaşlarında. Oturmuş, dizlerinin üstüne koyduğu dosyanın kapağını açmadan sadece bakıyor. Ne yazıyor içinde bilmiyorum. Belki bir velayet meselesi, belki bir icra. Ama yüzünde, o dosyadaki yazılardan daha çok şey anlatan bir ifade vardı.
Adaletin kendisi kutsaldır. Bunu hepimiz biliriz. Ama bir de o adalete çıkan yollar vardır. İşte orası bambaşka bir dünya. Sadece karar değil, süreç de önemlidir. İnsan, bazen bir hakimin sözüyle değil, duruşma öncesi beklerken uzatılan bir bardak suyla hatırlar “yalnız olmadığını.”
Adliye binaları büyük olabilir. Duruşma salonları da kalabalık. Ama bazen bir koridordaki sessizlik, en çok şeyi anlatır.
Adalet sadece yazılan karar değil, yaşanan duygudur.
Ve bazen en büyük yük, karar beklemek değil; kendini anlatmaya çalışırken içine birikenlerdir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sait Yazıcı
Adalet Koridorlarında Bir Gölge: Beklemek
Adliye koridorları…
İçeri girerken herkes sessiz, ama herkesin kafasında başka bir gürültü var.
Kimisi bir boşanma davası için gelmiş, kimisi bir hak arayışıyla. Kimi sadece tanık, kimi ise sanık. Ama hepsi aynı yerde; aynı sandalyelerde oturup bekliyorlar.
O bekleyiş başka bir şey.
Dakikalar geçmiyor. Gözler saatlerde. Bazısı elindeki dosyaya bakıyor, bazısı duvara.
Ve o koridorda kimse kimseyle konuşmasa da, herkes birbirinin duygusunu anlıyor.
Çünkü aynı belirsizlik içindeler.
Bugün bir baba gördüm. Belki ellili yaşlarında. Oturmuş, dizlerinin üstüne koyduğu dosyanın kapağını açmadan sadece bakıyor. Ne yazıyor içinde bilmiyorum. Belki bir velayet meselesi, belki bir icra. Ama yüzünde, o dosyadaki yazılardan daha çok şey anlatan bir ifade vardı.
Adaletin kendisi kutsaldır. Bunu hepimiz biliriz. Ama bir de o adalete çıkan yollar vardır. İşte orası bambaşka bir dünya. Sadece karar değil, süreç de önemlidir. İnsan, bazen bir hakimin sözüyle değil, duruşma öncesi beklerken uzatılan bir bardak suyla hatırlar “yalnız olmadığını.”
Adliye binaları büyük olabilir. Duruşma salonları da kalabalık. Ama bazen bir koridordaki sessizlik, en çok şeyi anlatır.
Adalet sadece yazılan karar değil, yaşanan duygudur.
Ve bazen en büyük yük, karar beklemek değil; kendini anlatmaya çalışırken içine birikenlerdir.